MİLLET MALINA HİÇ GÖZ DİKMEDİLER
Son Osmanlı Sultanı Vahideddin Han tahta geçtiğinde "Ben tahta değil, küllenmiş bir ateşin üzerine oturdum" diyen ve devletin yıkışını acılar içinde gören dertli bir padişahtı..
Saltanat kaldırıp ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılınca veda günü gemiye binerken gümüş tabakasında son kalmış bir sigarayı yaktıktan sonra kendisini getiren görevli askere tabakayı ve çakmağı uzatarak şöyle der:
"Evladım bu milletin malıdır. Bunu götür, devlet hazinesine kaydet. Eğer bunu kaydetmezsen ahirette iki elim yakandadır.."
16 Mayıs 1926'de San Remo'da gurbette borç içinde vefat eden ve borçları sebebiyle cenazesi haczedilen Sultan Vahideddin 1 ay defnedilemedi. Fransa'da sürgün yaşayan Abdülmecid Efendi'nin gönderdiği bir miktar para ve kızı Sabiha Sultan'ın takı ve küpelerini satması ile haciz kaldırtılarak Şam'da Yavuz Sultan Selim camiinin haziresine defnedildi.
Murat Bardakçı tarafından hazırlanan Sultan Vahdeddin'e ait hatıralar ve özel mektupların da yer aldığı "Şahbaba" adlı kitapta Hamdullah Suphi Tanrıöver'den nakledilen olay ise şöyle:
"Sultan Vahdeddin'in ölüm haberi geldiğinde Adana'da bulunan Atatürk'ün sofrasında Hamdullah Suphi de vardır. Atatürk ölüm haberini duyunca şöyle der: "Çok namuslu bir adam öldü. İsteseydi Topkapı'nın bütün cevahirini götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi ki...."
ECDADI TARİH YAZAR EVLADI OKUMAKTAN ACİZ...
0 yorum:
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.